top of page

Etkili liderlerdeki 7 alışkanlık

1. Alışkanlık: Proaktif olmak

KiÅŸisel Vizyon Ä°lkeleri

Ä°nsanlarda “özbilinç” bulunur. Bu, kendi zihinsel sürecini düÅŸünebilme yeteneÄŸidir. Ä°nsanların dünyadaki her ÅŸeye egemen olmalarının, kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa önemli geliÅŸmeler göstermelerinin nedeni budur. Özbilincimiz, dışarıdan bakıp kendimizi nasıl gördüÄŸümüzü, yani, etkili olmanın en temel paradigması olan kendi paradigmamızı incelememizi saÄŸlar. Aslında kendimizi nasıl gördüÄŸümüzü hesaba katmadıkça, diÄŸerlerinin kendilerini ve dünyalarını nasıl gördüklerini, bu konuda neler hissettiklerini anlayamayız.

Sosyal Ayna:

Geçerli olan toplumsal paradigmanın yansıması bizim daha çok koÅŸullandırılma ve koÅŸullar tarafından ÅŸekillendirildiÄŸimizi söylüyor. Aslında insan doÄŸasını açıklayan üç determinizm (belirleyicilik) kuramı vardır: genetik determinizm, psiÅŸik determinizm, çevresel determinizm. Temel düÅŸünce ise ÅŸudur. Bizler belirli bir dürtüye, belirli bir tepki verecek biçimde koÅŸullandırılıyoruz.

Dürtüyle Tepki Arası:

Dürtüyle tepki arasında insanın seçme özgürlüÄŸü bulunur. Bu seçme özgürlüÄŸü; hayal gücünü, özbilinci, vicdanı ve özgür iradeyi kapsar.

Proaktif olmak:

Ä°nsan olarak, kendi yaÅŸamlarımızdan sorumlu olduÄŸumuzu ifade eder. YaÅŸamlarımız bir koÅŸullandırma ve koÅŸullar iÅŸleviyse, bunun nedeni, bilinçli bir kararla ya da ihmal sonucu kendi denetimimizi bu etkenlere teslim etmeyi seçmiÅŸ olmamızdır. Bu tür bir seçim yaptığımızda reaktif (tepkisel) oluruz. Reaktif insanlar toplumsal çevrelerinden etkilenirler.

Ä°nisiyatifi Ele Almak:

Olayların gelişimindeki sorumluluğumuzu kabullenmek anlamına gelir.

İlgi Alanı / Etki Alanı:

Kendi proaktivite derecemizi daha iyi kavramak için mükemmel bir yol da, zaman ve enerjimizin odak noktasına bakmaktır. Hepimiz bir dizi ÅŸeyle ilgileniriz, bunları zihinsel ya da duygusal açıdan bizim için önem taşımayan ÅŸeylerden, bir “ilgi alanı” yaratarak ayırabiliriz. Ä°lgi alanımızın içinde yer alanlara bakarken bazı ÅŸeylerin gerçekten denetimimiz dışında olduÄŸunu görürüz. DiÄŸerleri için ise bir ÅŸeyler yapabiliriz. Bu ikincileri daha küçük bir “etki alanı” içine alarak tanımlayabiliriz.

Proaktif insanlar çabalarının odak noktası olarak etki alanlarını seçerler. Enerjilerinin doÄŸası pozitiftir. Büyüyen ve mükemmelleÅŸen enerjileri, etki alanını da geniÅŸletir. Ä°lgi alanımızın içinde çalıştığımız sürece, oradaki ÅŸeylerin bizi denetlemesine izin veririz. Pozitif bir deÄŸiÅŸiklik yapmak için gerekli olan proaktif inisiyatifi ele almamış oluruz.

Dolaysız ve Dolaylı Denetim ile Denetimsizlik:

KarşılaÅŸtığımız sorunlar ÅŸu üç gruptan birine girer: Dolaysız denetim (kendi davranışlarımızla ilgili sorunlar), dolaylı denetim (baÅŸkalarının davranışlarıyla ilgili sorunlar) ya da denetimsizlik (hiçbir ÅŸey yapamayacağımız sorunlar). Proaktif yaklaşım üç tür sorunun da güncel etki alanımızın içinde çözümlenmesi konusunda ilk adımı saÄŸlar.

Bir sorun ister dolaysız, ister dolaylı ya da denetimsiz olsun çözüme giden ilk adım, alışkanlıklarımızı, etki yöntemlerimizi, denetim dışı sorunlara bakış açımızı deÄŸiÅŸtirmektir. Bunların tümü etki alanımızın içindedir.

“Olsaydı”lar ve “Olabilirim”ler:

Ä°lgimizin hangi dairenin içinde olduÄŸuna karar vermenin bir yolu da olsaydı’larla olabilirim’leri birbirinden ayırt etmektir. Ä°lgi alanı olsaydı’larla doludur, buna karşı etki alanında olabilirim’ler bulunur. Sorunun dışarıda olduÄŸunu düÅŸünüyorsak, asıl sorun bu düÅŸüncedir. Böylece dış etkenlere bizi denetleme yetkisini vermiÅŸ oluruz. DeÄŸiÅŸim paradigması “dışarıdan içeriye”dir. Bizim deÄŸiÅŸmemiz için önce dışarının deÄŸiÅŸmesi gerekir. Ancak proaktif yaklaşım “içten dışa” deÄŸiÅŸimi savunur. Farklı olmak ve farklı olarak dışarıdaki etkeni olumlu yönde deÄŸiÅŸtirmeyi güder.

DeÄŸneÄŸin DiÄŸer Ucu:

Davranışlarımızı ilkeler yönetir. Bunlarla uyum içinde yaÅŸamak olumlu neticeler doÄŸurur, bu ilkeleri çiÄŸnemek ise olumsuz sonuçlara neden olur. Herhangi bir duruma vereceÄŸimiz tepkiyi vermekte özgürüz. Ancak bunu yaparken tepkimizi izleyecek sonucu da kabul etmiÅŸ oluruz. “Bir deÄŸneÄŸi ucundan tutup kaldırdığımızda, diÄŸer ucunu da kaldırmış oluruz.”

Bir hataya proaktif yaklaşım, hatayı hemen kabul etmek, düzeltmek ve ondan ders almaktır. Bu, baÅŸarısızlığı gerçekten baÅŸarıya dönüÅŸtürür. Hatalarımızı hemen kabullenip, onları düzeltmek çok önemlidir. Bunu yaparsak, o bir sonraki an üzerinde hiçbir etkileri olamaz. Biz de tekrar güçleniriz.

Söz Vermek ve Sözüne BaÄŸlı Kalmak:

Etki alanımızın tam ortasında söz verip vaat etme ve verdiÄŸimizi sözler baÄŸlı kalma yeteneÄŸimizi yer alır. Sözler verip baÄŸlı kaldıkça, bunlar önemsiz bile olsa, bir iç dürüstlük sergilemeye baÅŸlarız. Bu bize özdenetim bilinciyle birlikte, kendi yaÅŸamımız konusunda daha fazla sorumluluk yüklenme cesareti ve gücünü verir.

 

2. Alışkanlık: Bir iÅŸe sonucunu düÅŸünerek baÅŸla

KiÅŸisel liderlik ilkeleri

“Sonunu düÅŸünerek iÅŸe baÅŸlama”nın en temel uygulaması; bugüne, yaÅŸamın sonunun bir hayali sahnesi ya da paradigmasıyla baÅŸlamaktır. Bunu, baÅŸka her ÅŸeyin tartıldığı bir ölçüt ya da deÄŸer yargıları haline sokmaktır. Böylece yaÅŸamın her günü, bir bütün olarak yaÅŸantıyla ilgili uzak görüÅŸe (vizyona) anlamlı bir katkıda bulunur. Önemli ÅŸeyler hakkında yapacaklarımızın gerçekten etkili olması için, sonunu düÅŸünüp iÅŸe öyle baÅŸlamalıyız.

“Sonunu düÅŸünerek iÅŸe baÅŸla”, her ÅŸey iki defa yaratılmıştır ilkesine dayanır. Ä°lk ya da zihinsel yaratım ve ikinci ya da fiziksel yaratım. Bu her ÅŸey için geçerlidir. ÖrneÄŸin bir ev yapımı hakkında, önce evin taslağı, planı çıkartılır, sonra imar aÅŸamasına geçilir. Sonunu düÅŸünerek iÅŸe baÅŸlama derecesi, baÅŸarılı bir iÅŸ yaratıp yaratılmayacağını belirler. Ä°ki yaratım ilkesini anlar ve her ikisinin sorumluluÄŸunu da üstlenirsek, etki alanı içinde hareket eder ve bu alanın sınırlarını geniÅŸletiriz.

KiÅŸisel yaÅŸantımızda özbilincimizi geliÅŸtiremez ve ilk yaratımların sorumluluÄŸunu üstlenemezsek, bu ihmalimiz yüzünden Etki Alanımızın dışındaki diÄŸer insanlara ve koÅŸullara, yaÅŸantımızın önemli bir bölümünü biçimlendirme yetkisini vermiÅŸ oluruz. Bizler ya kendi proaktif modelimizin ikinci yaratımı ya da baÅŸkalarının programların, koÅŸullarının ya da eski alışkanlıkların ikinci yaratımı oluruz.

Liderlik ve Yönetim; Ä°ki Yaratım:

2. Alışkanlığın temelinde kiÅŸisel liderlik ilkeleri vardır. Bu, liderliÄŸin ilk yaratım olduÄŸu anlamına gelir. Liderlik, yöneticilik deÄŸildir. Yöneticilik ikinci yaratımdır. Yöneticilik iÅŸleri doÄŸru dürüst yapmaktır. Liderlik ise doÄŸru olanı yapmaktır.

Yeni Senaryo – Kendinizin Birinci Yaratıcısı Olmak:

Daha önce de açıklandığı gibi, proaktivite, insanlar özgü bir yeti olan özbilince dayanır. Buna ek olarak, proaktivitemizi geniÅŸletmemizi ve yaÅŸamımızda liderlik yapmamızı saÄŸlayan, yine insanlara özgü iki eÅŸsiz yeti ise hayal gücü ve vicdandır. Hayal gücümüzden yararlanarak en derin deÄŸerlerimize ve bu deÄŸerlere anlam kazandıran doÄŸru ilkelere uyan daha etkili yeni senaryolar üretmek bizim sorumluluÄŸumuzdur. Ayrıca vicdan sahibi olduÄŸumuz için uyguladığımız senaryoların uyumsuzluÄŸunu fark edip deÄŸiÅŸim yaratabiliriz.

KiÅŸisel Misyon Bildirimi:

Sonunu düÅŸünerek iÅŸe baÅŸlamayla ilgili en etkili yol, bir kiÅŸisel misyon bildirimi, felsefesi ya da inancı geliÅŸtirmektir. Burada odak noktası, ne olmak istediÄŸiniz (karakter) ve ne yapmak istediÄŸiniz (katkı ve baÅŸarılar) ile olmanın ve yapmanın temelindeki deÄŸerler ya da ilkelerdir.

KiÅŸisel bir misyon bildirimi yazmak için, en temel paradigmalarımızı kapsayan Etki Alanımızın merkez noktasından, dünyaya bakış açımızı oluÅŸturan o mercekten bakmamız gerekir. YaÅŸantımızın merkezindeki herhangi bir ÅŸey, güvenlik, rehberlik, bilgelik ve gücümüzün kaynağını oluÅŸturur. Bu dört etken; yani güvenlik, rehberlik, bilgelik ve güç birbirlerine bağımlıdır. Bu dört etken bir arada bulunduÄŸu, birbirini canlandırdığı ve uyum saÄŸladığı zaman soylu bir kiÅŸiliÄŸin, dengeli bir karakterin, mükemmel bir ÅŸekilde bütünleÅŸmiÅŸ bir insanın müthiÅŸ gücünü yaratır.

Alternatif Merkezler:

Hereksin bir merkezi vardır, ama genelde bunun tam olarak farkında olmayız. Ä°nsanların sahip oldukları tipik merkezler ise ÅŸunlardır: EÅŸ-merkezlilik, Aile-merkezlilik, Para-merkezlilik, Mülkiyet-merkezlilik, Zevk-merkezlilik, Dost/DüÅŸman-merkezlilik, Din-merkezlilik, Ben-merkezlilik

Bir Ä°lke Merkezi:

YaÅŸamımızın merkezini doÄŸru ilkeler üstüne oturtursak, yaÅŸamı destekleyen dört etkenin geliÅŸmesi için saÄŸlam bir temel de yaratmış oluruz. YaÅŸamın merkezine, zaman aşımına uÄŸramayan, deÄŸiÅŸmeyen ilkeleri yerleÅŸtirirsek, etkili
YaÅŸamın temel paradigmasını yaratmış oluruz. Bu merkez diÄŸer merkezlerin tümünü bir perspektife yerleÅŸtirir.

Beynin Tamamını Kullanmak:

Temelde sol yarım küre daha çok mantık ve konuÅŸmayla ilgilenir. SaÄŸ yarım kürenin ise sezgileri güçlüdür ve yaratıcı olan da odur. Sol analizciyken saÄŸ sentezcidir. Beynin egemenliÄŸi kuramını bir model olarak kullanırsak, yaratım gücü olan saÄŸ beynimizin, ilk yaratımızın niteliÄŸini de etkileyeceÄŸi açıklık kazanır. SaÄŸ beynimizin kapasitesinden ne kadar yararlanırsak, hayal etme, sentez yapma ve zamanı ve mevcut koÅŸulları aÅŸabilme, ne olmak ve ne yapmak istediÄŸimizle ilgili üç boyutlu bir resim yaratabilme gücümüz de o kadar artacaktır. Bunun yöntemleri ise “görüÅŸ açısını geniÅŸletmek” ve “gözünüzde canlandırma ve onaylama”dır.

Rolleri ve Hedefleri Tanımlamak:

Herkes yaÅŸamında bir sürü rol üstlenir; deÄŸiÅŸik alanların ve yeteneklerin sorumluluÄŸunu alır üstüne. Misyon bildiriminin kiÅŸinin yaÅŸamındaki önemli roller göz önünde tutularak yazılması kiÅŸiye denge ve uyum saÄŸlar. Roller teker teker belirginleÅŸir. Bunlar sık sık gözden geçirilir. Böylece kiÅŸi kendini bir role kaptırıp yaÅŸamındaki aynı derecede hatta daha önemli rolleri unutmaz. Roller ve hedefler kiÅŸisel misyonu yapılandırıp düzenli bir biçimde yönlendirir. KiÅŸisel misyon bildirimleri, aileler ve kurumlar için de hazırlanabilir.

 

3. Alışkanlık: Önemli iÅŸlere öncelik vermek

KiÅŸisel yönetim ilkeleri

3. Alışkanlık, 1. ve 2. Alışkanlıkların kiÅŸisel meyvesi, pratikte gerçekleÅŸmesidir. 1.Alışkanlık, “yaratıcı sensin,yönetim sende” der. Bunun temelinde insanlara özgü doÄŸuÅŸtan gelen dört özel yeti bulunur: Hayal gücü, vicdan, özgür irade ve özbilinç. 2.Alışkanlık, ilk ya da zihinsel yaratımdır.

Temelinde ise hayal gücü, yani gözümüzün önüne getirebilme, birikimi sezebilme, ÅŸu anda gözlerimizle göremediÄŸimiz ÅŸeyi beynimizde yaratabilme yetisi; ve vicdan, yani kendi benzersizliÄŸimizi fark edebilme ve bunu büyük bir mutlulukla gerçekleÅŸtirebileceÄŸimiz kiÅŸisel, ahlaksal ve dürüstlükle ilgili rehberlikleri ayırt edebilme yetisi bulunur.

O halde 3. Alışkanlık, ikinci yani fiziksel yaratımdır. 1. ve 2. Alışkanlıkların gerçekleÅŸmesi, harekete geçmesi ve doÄŸal olarak ortaya çıkmasıdır. Özgür iradenin, merkeze ilkelerin yerleÅŸtirilmesi için kullanılmasıdır. Bunu gece gündüz, her an yapmaktır.Özgür irade, etkili özyönetimi tam anlamıyla olası kılar. Bu; karar verme, seçim yapma ve bunlara uygun davranabilmektir.

Etkili yönetim, önemli iÅŸler öncelik vermektir. Önemli iÅŸlerin neler olduÄŸuna liderler karar verir. Ama bunların günbegün öncelikli olarak gerçekleÅŸmesini saÄŸlayan yöneticilerdir. Yönetim disiplindir, kararları uygulamaktır. Kendinizi etkili bir biçimde yönetebiliyorsanız, disiplin de içinizden gelir.

2. Kare:

Bir etkinliÄŸi tanımlayan iki etken aciliyet ve önemdir. Aciliyet bir ÅŸeyle hemen ilgilenilmesi gerektiÄŸini açıklar. DiÄŸer taraftan önemliliÄŸin sonuçlarla ilgisi vardır. Bir ÅŸey önemliyse, görevinize, deÄŸerlerinize, öncelikli hedeflerinize katkıda bulunur. Önemli konulara tepki gösteririz. Acil olmayan önemli iÅŸler daha fazla inisiyatif, daha fazla proaktivite gerektirir.

Bir zaman tablosu oluÅŸturarak iÅŸleri, önemli-önemsiz, acil-acil olmayan ÅŸeklinde bölebiliriz. Buna göre acil-önemli iÅŸler 1. kareye, acil olmayan-önemi iÅŸler 2. kareye, acil-önemsiz iÅŸler 3. kareye, acil olmayan-önemsiz iÅŸler ise 4. kareye dahil edilebilir. 2. kare kiÅŸisel yönetimin kalbidir. Ä°liÅŸkileri geliÅŸtirmek, kiÅŸisel misyon bildirimi yazmak, uzun vadeli planlar yapmak, alıştırmalar, önleyici bakım, hazırlık yapılması gerektiÄŸini bildiÄŸimiz ama acil olmadıkları için nedense ender olarak ilgilendiÄŸimiz konuları içerir.

2. kare için gereken zaman baÅŸlangıçta 3. ve 4. kareden alınmalıdır. Bunun için de bazı etkinliklere ve acil olan sorunlara hayır demeyi öÄŸrenmek gerekir.

2. kare yönetiminin amacı, yaÅŸamlarımızı etkili bir biçime yönlendirmektir. Bunu , bir ilke merkezinden ve kiÅŸisel misyonumuzu bilerek yapmamızı saÄŸlar. 2. karede iÅŸleri örgütleyen birinin, altı ölçütle tanışması gerekir. Bunlar: tutarlılık, denge, 2.kare odağı, insan boyutu, esneklik ve taşınırlıktır.

2. kare etkinliklerinin düzenlenmesi dört temel etkinliÄŸi içerir. Bunlar: Rolleri tanımlama, hedef seçme, programlama, gündelik uyumdur.

Yetki Vermek: Ü ve ÜY’yi Arttırmak: bütün yaptıklarımızı, zamana ya da insanlara yetki vererek baÅŸarırız. Zamana yetki veriyorsak verimliliÄŸi, baÅŸka kiÅŸilere yetki veriyorsak da etkili olmayı düÅŸünüyoruz demektir. Temelde iki yetki verme yöntemi vardır. “Emireri yetkisi vermek” ve “kaptanlık yetkisi vermek”. Emireri yetkisi “ÅŸuraya git, ÅŸunu yap, bunu getir vs.” tipinde yetkilendirmektir.

Kaptanlık yetkisi vermek ise beÅŸ alandaki beklentiler bakımından peÅŸinen karşılıklı anlayış ve baÄŸlılığı gerektirir: Ä°stenilen sonuçlar, kılavuzlar, kaynaklar, hesap verme sorumluluÄŸu, sonuçlar.

Yetkilerin etkili bir biçimde devri, belki de etkili yöneticiliÄŸin en iyi belirtisidir. Çünkü bu hem kiÅŸisel hem de kurumsal geliÅŸimin temelini oluÅŸturur.

Karşılıklı Bağımlılık Paradigmaları

Duygusal Banka Hesabı: Bir iliÅŸki içindeki güven oranını belirleyen bir benzetmedir. Bu, baÅŸka bir insanın yanında kendinizi emniyette hissetmenizdir. Güven hesabı kabarık olduÄŸu zaman, iletiÅŸim rahat, çabuk ve etkili olur.

Duygusal banka hesabını oluÅŸturan altı önemli yatırım önerilmektedir. Bunlar: KiÅŸiyi anlamak, küçük ÅŸeylerle ilgilenmek, verilen sözleri tutmak, beklentileri belirginleÅŸtirmek, kiÅŸisel bütünlük (dürüstlük), hesaptan çektiÄŸiniz zaman özür dilemek.

 

4. Alışkanlık: Kazan kazan diye düÅŸünmek

Kişiler Arası Liderlik İlkeleri

Ä°nsan EtkileÅŸimiyle Ä°lgili Altı Paradigma: Kazan/kazan bir teknik deÄŸildir. Bu, insanlar arasındaki etkileÅŸimle ilgili bütüncül bir felsefedir. Aslında insanların birbirleriyle olan iliÅŸkilerinin altı paradigmasından biridir. DiÄŸer paradigmalar ÅŸunlardır: Kazan/Kaybet, Kaybet/Kazan, Kaybet/Kaybet, Kazan, Kazan/Kazan ya da AnlaÅŸma Yok.

Kazan/Kazan, anlaÅŸma ya da çözümlerin karşılıklı yarar ve hoÅŸnutluk saÄŸlaması anlamına gelir. Liderlik tarzı bakımından Kazan/Kaybet, otoriter bir yaklaşımdır, bu paradigmaya sahip insanla, istediklerini elde etmek için konum,güç, kimlik, varlık ya da kiÅŸiliklerden yararlanırlar. Pazarlıklarda Kaybet/Kazan, teslim olma, boyun eÄŸme ya da vazgeçme gibi görünür. Liderlik tarzında ise bu fazla hoÅŸgörü, gevÅŸeklik demektir.

Ä°ki Kazan/Kaybet tipi bir araya geldiÄŸinde sonuç Kaybet/Kaybet olur. Kazan zihniyetli bir insan her ÅŸeye kendi çıkarları açısından bakar. BaÅŸkalarını da kendi baÅŸlarının çaresine bakmaya bırakır. AnlaÅŸma Yok ise temelde ÅŸu anlama gelir: Ä°kimizin de iÅŸine yarayacak bir çözüm bulamıyorsak, anlaÅŸma yapmamak konusunda dostça anlaşırız.

Bu paradigmalar arasında en etkili yöntemler Kazan/Kazan ve AnlaÅŸma Yok’tur. Bu yöntemler kiÅŸilere duygusal özgürlük saÄŸlar.

Kazan/Kazan’ın BeÅŸ Boyutu:

Karakter Kazan/Kazanın temelidir ve geride kalan her ÅŸey bu temelin üstüne kurulur. Kazan/Kazan paradigması için gerekli üç karakter özelliÄŸi vardır: dürüstlük, olgunluk, bolluk zihniyeti (yani her ÅŸeyden herkes için yeterince olduÄŸu paradigması)

Ä°liÅŸkiler:

Karakter temelinin üzerine Kazan/Kazan iliÅŸkilerini kurar ve onları sürdürürüz.

AnlaÅŸmalar:

Ä°liÅŸkilerden, Kazan/Kazan’ı tanımlayan ve yönlendiren anlaÅŸmalar doÄŸar. Kazan/kazan anlaÅŸmasında beÅŸ unsur açıkça belirtilir: amaçlar, kurallar, kaynaklar, sorumluluk, sonuçlar.

Kazan/Kazan performans anlaÅŸmalarını yaratmak için yaÅŸamsal paradigma deÄŸiÅŸimleri gerekir. Odak noktası sonuçlardır, yöntemler deÄŸil. Bu anlaÅŸmalarda neticeler, baÅŸtaki kimsenin keyfi bir biçimde verdiÄŸi ödül ya da ceza olmaktan çıkar. Performansın doÄŸal bir sonucu halini alır. Temelde yöneticiler ya da anne ve babalar tarafından denetlenebilecek dört tür netice (ödüller ve cezalar) vardır. Bunlar: Maddi neticeler, manevi neticeler, fırsat ve sorumluluk.

Sistemler:

Kazan/Kazan ancak sistemlerin kendisini desteklediÄŸi bir kurum içinde yaÅŸayabilir. Kazan/Kazan görüÅŸmesi yapıp, Kazan/Kaybet’i ödüllendirirseniz, baÅŸarısızlığa uÄŸrayan bir program kalır elinizde. Kazan/Kazan’ın etkili olması için sistemlerin onu desteklemesi gerekir. EÄŸitim sistemi, planlama sistemi, iletiÅŸim sistemi, bütçe sistemi, bilgilendirme sistemi, ücret sistemi; bunların tümünün Kazan/Kazan ilkesi temeline dayandırılması gerekir.

Süreçler: Sonuçlara ulaÅŸmak için dört aÅŸamalı bir süreçten geçilmesi önerilir.

 

5. Alışkanlık: Önce anlamaya çalış, sonra anlaşılmaya

Empatik iletiÅŸim ilkeleri

Ä°nsanlar arası iletiÅŸim alışkanlığında gerçekten etkili olmak istiyorsanız, bunu sadece teknikle baÅŸaramazsınız. Açık yüreklilik ve güven saÄŸlayan bir karakter temeli üzerine, empatiyle dinleme becerisini yerleÅŸtirmelisiniz. Yürekler arası alışveriÅŸi saÄŸlamak için de duygusal banka hesapları yaratmalısınız.

Empatiyle Dinlemek:

“Önce anlamaya çalış” ilkesi çok esaslı bir paradigma deÄŸiÅŸimi gerektirir. Genellikle, önce anlaşılmak isteriz. ÇoÄŸu insan karşısındakini anlamak deÄŸil, yanıtlamak amacıyla dinler. ÇoÄŸumuz, kendi özyaÅŸam öykümüzle ve haklı olduÄŸumuz düÅŸüncesiyle dolu oluruz. Empatiyle dinlemekten kastedilen, anlama niyetiyle dinlemektir. Empatiyle dinlemenin özü, karşınızdakiyle aynı fikirde olmanız deÄŸildir. Onu tam anlamıyla, derinlemesine, hem duygusal, hem de zihinsel açıdan anlamanızdır. DoÄŸru yargıya varmanın anahtarı anlayıştır. Önyargılı bir insan hiçbir zaman tam olarak anlayamaz.. önce anlamaya çalışmak, yaÅŸamın bütün alanlarında belirgin olan doÄŸru, geniÅŸ kapsamlı, ortak paydalı bir ilkedir. Ama en güçlü olduÄŸu alan, insanlar arası iliÅŸkilerdir.

Dört Otobiyografik Karşılık:

Otobiyografik tarzda dinlediÄŸimiz için, ÅŸu dört karşılıktan birini seçme eÄŸilimimiz vardır. “DeÄŸerlendiririz”, ya kabul ederiz ya da etmeyiz. “Sondaj” (yoklama) yaparız,kendi deÄŸer ölçülerimize göre sorular sorarız. “Öneririz”, kendi deneyimlerimize dayanarak fikir veririz. Ya da “yorumlarız”, insanları kavramaya, onların amaç ve davranışlarını, kendi amaç ve davranışlarımıza göre açıklamaya çalışırız. VerdiÄŸimiz bu karşılıklar doÄŸaldır. YaÅŸamımız bunların modelleri etrafında döner.

Saf bir istek, kiÅŸiye özgü bir karakter ve pozitif duygusal banka hesabı ile empatiyle dinleme becerisini geliÅŸtirmedikçe bir baÅŸkasının içine giremez, dünyaya onun gözleriyle bakamazsınız. Bu beceri; yani, empatiyle dinleme dört geliÅŸme evresini içerir. Bunlardan birincisi ve en az etkili olanı içeriÄŸi taklit etmektir. Ä°kinci evre ise, içeriÄŸi baÅŸka bir ÅŸekilde ifade etmektir. Üçüncü evre saÄŸ beyninizi devreye sokar, duyguyu yansıtırsınız. Dördüncü evreyle empatiyle dinlemeye geçilir.

Sonra Anlaşılmaya Çalışın:

OlgunluÄŸu cesaret ve saygı arasındaki denge olarak tanımlamıştık. Anlamaya çalışmak saygı, anlaşılma isteÄŸi ise cesaret ister. Kazan/Kazan , her ikisinin de yüksek dereceye ulaÅŸmasını gerektirir. Bu nedenle, karşılıklı bağımlılık durumlarında anlaşılmak bizim için önemlidir. Fikirlerinizi açık seçik, belirgin bir biçimde ve en önemlisi karşınızdakilerin paradigmalarıyla kaygılarını derinlemesine anladığınızı göstererek sunduÄŸunuz zaman, düÅŸüncelerinizin inanılırlık derecesini de önemli ölçüde arttırmış olursunuz. 5. Alışkanlık, açıklamalarınızda size daha büyük bir isabet, daha büyük bir dürüstlük saÄŸlar.

5’inci alışkanlık güçlüdür, çünkü etki alanınızın tam ortasındadır.

Karşılıklı bağımlı durumlarla ilgili pek çok etken ilgi alanınızın içindedir. Enerjinizi onun üstünde yoÄŸunlaÅŸtırırsanız hem gücünüzü tüketir ve hem de pek az olumlu sonuç alırsınız. Ama her ÅŸeyden önce anlamaya çalışabilirsiniz. Bu sizin denetiminizi altında olan bir ÅŸeydir. Bunu yaparken odak noktası olarak etki alanınızı seçerken baÅŸkalarını gerçekten iyi anlarsınız.

 

6. Alışkanlık: Sinerji yarat

Yaratıcı İşbirliği İlkeleri

Sinerji, ilke merkezli liderliÄŸin özüdür. Bir katalizör görevi yapar birleÅŸtirir ve insanların içindeki en büyük güçleri açığa çıkarır. Sinerji en basit tanımıyla, bir bütünün parçalarının toplamından daha büyük olması demektir. Parçaların birbiriyle olan iliÅŸkisinin, kendiliÄŸinden ve kendi başına bütünün bir parçası olması demektir. Sinerjinin özü farklılıklara deÄŸer vermektir. Onlara saygı göstermek, güçlü yanları üzerine inÅŸa etmek ve zayıf yanlarını telafi etmektir.

Sinerjik Ä°letiÅŸim:

Sinerjiyle iletiÅŸim kurduÄŸunuz zaman zihninizi ve yüreÄŸinizi yeni olanaklara ve yeni seçeneklere açmış olursunuz. Sinerjik iletiÅŸimi baÅŸlattığınız zaman bunun nasıl geliÅŸeceÄŸini, sonunun nasıl olacağını bilemezsiniz. Ama için için hem heyecan duyar, hem güven besler, hem de kendinizi serüvene atılıyormuÅŸ gibi hissedersiniz.Her ÅŸeye ÅŸuna inanarak baÅŸlarsınız: Ä°ki taraf da daha fazla anlayışlı olacaktır. Karşılıklı öÄŸrenme ve sezgi bir ivme yaratacak ve bu da sizi gittikçe daha fazla anlayışa, öÄŸrenmeye ve geliÅŸmeye götürecektir.

Sinerjik iletiÅŸim yüksek güven ve yüksek iÅŸbirliÄŸi oluÅŸan ortamlarda meydana gelir. Bu tip iletiÅŸimde 1+1, 2 den daha fazlaya eÅŸit olur. Sinerji için uygun ortam bunlarla beraber tabi ki , dolgun banka hesabı, Kazan/Kazan düÅŸüncesi ve önce anlamaya çalışma unsurlarının bir araya gelmesi ile oluÅŸur.

Güvenleri olmayan insanlar bütün gerçeklerin kendi paradigmalarına uyması gerektiÄŸini düÅŸünürler. BaÅŸkalarını kendilerine benzetmeye çalışırlar. Aynı olmak, bir olmak deÄŸildir. Tekdüze, tek biçim olmak, birlik olmak anlamına gelmez. Birlik olmak birbirini tamamlamak demektir.

Karşılıklı bağımlı bir durumda sinerji, geliÅŸim ve deÄŸiÅŸime karşı çalışan negatif kuvvetlerle savaşırken özellikle güçlüdür. Sosyolog Kurt Levin bir “kuvvet alanı analizi” modeli geliÅŸtirmiÅŸtir. Buna göre mevcut bir performans vewya varoluÅŸ düzeyi, yukarıya doÄŸru hareketi teÅŸvik edici itici kuvvetlerle, bunu önlemeye çalışan engelleyici kuvvetlerin arasındaki bir denge durumudur.

Ä°tici kuvvetler genelde pozitif, akılcı, mantıklı, ekonomiktir. Karşısındaki engeller ise çoÄŸu zaman negatif, duygusal, mantıksızdır. Ancak iÅŸin içine sinerjiyi katığımızda engelleyici kuvvetler geri çevrilerek itici kuvvetlere eklenir. Sonunda insanlar, bunun kendi sorunları olduÄŸunu düÅŸünüp genellikle çözümünün önemli bir parçası halini alırlar.

 

7. Alışkanlık: Baltayı bile

Dengeli Bir Biçimde Kendini Yenileme Ä°lkeleri

Yenilemenin Dört Boyutu

Fiziksel boyut: Fiziksel boyut, fiziksel bedenimizin etkili bir biçimde bakımıyla ilgilidir; dogru besin almak, yeteri kadar dinlenip gevÅŸemek ve düzenli olarak egzersiz yapmak.Ä°yi bir çalışma programı vücuda üç bakımdan yararlı olacaktır: dayanıklılık, esneklik, kuvvet

1- Ruhsal boyut: Ruhsal boyut sizin özünüz, merkeziniz, kendi deÄŸer sisteminize olan baÄŸlılığınızdır. Bu yaÅŸamın özel, son derece önemli bir yanıdır. Size ilham veren, yücelten, sizi tüm insanlığın kalıcı gerçeklerine baÄŸlayan kaynaklardan yararlanır. Ä°nsanlar bunu farklı biçimlerde yapar. Okumak, yazmak, meditasyon vs.

2- Zihinsel boyut: Zihinsel geliÅŸimimizle çalışma disiplinimizin büyük bir bölümünü resmi eÄŸitim saÄŸlar. Bazen bu, okulun ya da sistemli çalışma programlarının saÄŸladığı dış disiplini içerir,ama çoÄŸu zaman buna gerek yoktur. Proaktif insanlar kendilerini eÄŸitmek için pek çok yol bulabilirler.

3- Sosyal/Duygusal boyut: kiÅŸisel güvenliÄŸimizin kaynağı içimizdeyse genel zafer alışkanlıklarını uygulayacak gücü de buluruz. Ä°ç güvenliÄŸimizin kaynağı bizim içimizdedir, içimizden doÄŸar. YüreÄŸimizle zihnimizin derinliklerindeki isabetli paradigmalar ve doÄŸru ilkelerden, içimizle dışımızın uyum halinde olmasından çıkar.

4- BaÅŸkasının Senaryosunu Yazmak: Birçok kiÅŸi sosyal aynanın bir iÅŸlevidir. Senaryoları çevrelerindeki kiÅŸilerin fikirleri, algılamaları ve paradigmaları tarafından hazırlanmıştır. BaÅŸkalarının duygusal banka hesaplarına yapabileceÄŸimiz yatırım o kadar çoktur ki. Ä°nsanların görülmeyen potansiyellerini görebilmek için ne kadar çok bakarsak, belleÄŸimiz yerine hayal gücümüzü de o kadar çok kullanırız. Böylece kiÅŸilere kendi senaryolarını yazmalarında yardım ederiz.

Yenilemede Denge: Yenilenmek bütün boyutlarda önemli olsa da, ancak dört boyutun hepsiyle akıllıca ve dengeli bir biçimde ilgilendiÄŸimiz zaman çok etkili olur. Bu alanlardan birini ihmal etmek geri kalanlara da olumsuz etki yapar. Ä°hmal edilen bir boyut negatif kuvvet alanı direnci yaratır. Bu da etkili olmaya ve geliÅŸmeye karşı koyar.

​

Stephen Covey'den alıntıdır. 

​

​

bottom of page